Türkmen ve Kerkük milli davalarından dolayı haksız yere hüküm giyerek; 17 yıl Abu Garip Hapishanesinde mahkûm kalan ve bu uğurda büyük mücadele veren Köprülü’nün ani ve zamansız vefatı büyük üzüntü yarattı. Araştırmacı, gazeteci, şair ve yazar Sadun Köprülü’nün cenazesi Kocatepe Camii’nde kılınan namazın ardından Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. Kocatepe Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazına Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Büyük Birlik Partisi(BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici ile çok sayıda vatandaş katıldı. Cenaze namazına katılanlar “Kerkük Türk’tür, Türk kalacak” şeklinde sloganlar atarak, Bahçeli’den Türkmenleri sahiplenmelerini istediler. Köprülü’nün naaşı, kılınan cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bir grup Türkmen, Irak’ta yaşanan olumsuzlara daha duyarlı davranılması için cenaze merasimine katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’den talepte bulundu.
‘KAÇ PARAYA SATILDIĞINI BİLMEK İSTİYORUZ’
Namazının ardından ‘Kerkük Türk’tür Türk kalacak’ sloganı atan kalabalık arasından bir grup Bahçeli ve Destici’nin yanına gelerek, “Sayın başkan, Türkmen illerini ziyaret eyleyin, Türkmenlere sahip çıkın.” isteğini iletti. Bu esnada yakındaki başka bir kişi de ‘Kaç paraya satıldığını bilmek istiyoruz.” diye bağırdı.
Sadun ‘’KÖPRÜLÜ’YÜ ANLATIYOR
Kerkük’e bağlı Altunköprü ilçesinde 1957 yılında dünyaya gözlerimi açtım.
İlkokulu Kerkük’te, ortaokulu Bağdat’ta, liseyi Kerkük’te ve yüksek öğrenimimi ise
Bağdat Üniversitesi Kanun Şeriat (Hukuk) Fakültesinde tamamladım.
Okuldan mezun olduktan bir hafta sonra, benim şeref madalyam olan Türkçülük, Türkmen ve Kerkük milli davalarından dolayı haksız yere hüküm giyerek; 17 yıl Abu Garip Hapishanesinde mahkûm kaldım.
Hapishanede geçen 17 yılda çektiğim sıkıntıları bir ben bir de Allah bilir!
Bir buçuk sene öyle vahşi işkencelere tabi tutuldum ki, anlatmaya kelimeler yetmez. Saddam rejimi beni haksız yere hapsettiği ve işkence ettiği yetmiyormuş gibi. Ayrıca tırnaklarımı dahi söktüler…
Bu benim ilk mahkûmiyetim değildi. 1967 yılında henüz 10 yaşında iken,
Süleyman Demirel’in bir Irak ziyareti esnasında kendisini, “Ağam Süleyman, Paşam Süleyman” türküsüyle ve “Yaşasın Türkiye” sloganlarıyla karşıladık. Bu yüzden 8 ay tutuklu kaldım. Aynı olaydan ötürü anneme ve bana çeşitli işkenceler yaptılar.
1973 yılında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün Irak’ı ziyaretinde ben yine hapishaneyi boyladım. Çünkü İstiklal Marşımızı okumuş yine “Yaşasın Türkiye” diye bağırmıştık. 6 Ay tutuklu kalıp çocuk yaşta büyük işkencelere maruz kaldım.
BM ve İnsan Hakları kuruluşlarının çabalarıyla 1996 yılında özgürlüğüme kavuştum.
Saddam rejimi beni öldürmek için çeşitli suikast girişimlerinde bulundu. Bu yüzden BM beni ABD’ye gönderdi. Orada kaldığım 6 yıl boyunca çeşitli kurslara katılarak kendimi geliştirdim.
Irak Türkmen Milli davası ve Türkiye sevgisi yüzünden 2003 yılında Türkiye’ye döndüm.
ITC’de görev aldım. 1 yıl ITC Türkiye Temsilcisi olarak görev yaptım. Halen Türkmen Araştırmaları ve Projeleri Koordinatörü olarak görev yapmaktayım.
Evli ve 4 çocuk babasıyım. Arapça ve İngilizce bilmekteyim.
Irak Türklerini Türk dünyasını ve Milli Davalarımızı konu alan, araştırmalarım, şiirlerim, hikâye ve romanlarımın yanı sıra çeşitli konuları içeren makalelerim vardır. Basılmış 4, basılmayı bekleyen 3 kitabım mevcuttur.
Halen çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yazmaktayım.”